Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket
YURTBEYLİ KÖYÜ WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ.İLGİNİZDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİM.LÜTFEN YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN.YORUMLARINIZ SAYESİNDE SİTE GELİŞİM GÖSTERECEKTİR.



   
 
  GURBET VE ÇOCUK
 
Henüz   11 yaşında  hayatının  baharında ilk  okulu  henüz  bitirmiş
Zeki, hırslı,  çalışkan  bir   çocuk.  O yıllarda  okumak  insan hayatında  pek lüks  sayılmamaktadır.
Birde  maddi imkânsızlıklardan  bakarsak,
Okuyup  belki  insanlığa  faydalı olması gereken  bir çağda,  birde
hayata  kalma  mücadelesi  insan için gerekli bir  olgu iken,
ağabeyi   ŞEHİR’DE  çalışıyordu,  küçük  kardeş  içinde  şehirde  çalışması aile  meclisi  tarafından uygun  görülmektedir.
Büyük şehirden  köyüne
gezmeye  gelen  ağabey  der ki  ben küçük kardeşimi de   şehre
götüreceğim  der. Aile  arasında  karar  kılınır ve küçük kardeşe   şehir
yolu   görünür. Ertesi  sabah  ANNE  küçük  kardeş için bir  çuvala  bir
yorgan   sıkıştırır  verir. O yıllarda  ulaşım  zor  koşullarda  yapılmaktadır.
Yağmurlu  NİSAN  ayında  şehre  gitmek  için  ağabey ve küçük kardeş
köyün  dışında  stabilize  yolda  araba  beklemektedir. Tabı ki ANNE 
tavrı   iki  yavrusunu  yolcu edecektir ve anne küçük  oğlunu  yanına
çağırır, ona  verecek  nasihati  vardır  elbet; derki  yavrum bak şehre
gidiyorsun  çok  dikkatli  ol, yolda karşıdan karşıya geçerken  arabalar
zarar  verebilir, sakın koşma  der ve Anne’nin ikinci  nasihati  aman
sakın oğlum  dürüst  ol der. Küçük kardeş  annenin bu iki altın  değerindeki  sözcüğü  kulağında  küpe  gibi saklar. Ve yolda bekleyen
kardeşler  gelen  bir  kamyona  el  uzatıp  durdururlar. Şoför derki
biz  şehre  gidiyoruz  büyük ağabey  derki  bizde  şehre  gidiyoruz  bizi de
alır mısınız?  Şoför derki arabada üste  gelirseniz  tabi ki ama hava da
yağmurlu  ıslanırsınız der. Büyük  ağabey  derki  olsun  yorganımız  var,
onunla  korunuruz  der.  Kamyona  biner  yola koyulurlar  küçük
kardeşin yüzündeki  hüzün  ağabeyi de  üzmüştür. Hayatında ilk kez şehre
 

Gidecek olan  küçük  kardeş  çok  heyecanlı  içi içine sığmıyordu
ve  Ankara yakın  GÖLBAŞI  ilçesine  yaklaşırlar. Küçük kardeş ağabey
ağabey  bak  deniz   görünüyor der. Büyük ağabey  gülümser  o deniz
değil  göl der. Küçük kardeş  hayatında göl bile görmüş değil, Ankara’ya
gelinir.  HERGELEN meydanı diye  bildiğimiz  bit  pazarında  küçük
kardeşe  üst baş alan   ağabey  GENÇLİK parkına  kardeşini eğlenmeye
 götürür. ŞİŞMAN  dondurmacıdan  dondurma alırlar. Luna parkta  salıncaktan uçan  terziye,  dönme  dolaptan, çarpışan otolara binerler,
çok güzel  bir gün geçiren  küçük kardeş  için artık hayata merhaba deme  zamanı  gelmiştir bile.  Ağabey kardeşi  için iş arar.  ULUS civarında  bir  TÜCCAR terziye  giderler. Terzi  ile konuşulduktan sonra
küçük  kardeş  işe başlar.  Terzilere  özgü  olan terzi  yüzüğünü takar
parmağına,  ağabey derki;  terziye  ben  akşam gelip kardeşimi alacam
diye,  bide  çok gariptir terziye kardeşimin eti senin kemiği benim der, bundan  çok içerlenen  küçük kardeş  bu söze sıkılır  ve yüzüğü
parmağından  çıkartıp orda çıkar  ve başka  meslek alanlarında  iş bulur.
İnişli çıkışlı bir zor  sınav verir hayat okulunda
                     not gerçek yaşanmış bir hikaye
Hasan Kağıtcı
 
  Bugün 14 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol